10 Temmuz 2015 Cuma

İmkanlı Aşk - Bölüm 3

'İsterseniz yemeğe geçelim orada devam ederiz' diyen Defne soğuk rüzgarlar esen ortamı biraz olsun yumuşatma çabasındaydı. Sonunda biri yemekle ilgili bir şey söylemişti. Teyzesiyle hemfikir olan Selim diğerlerini beklemeden masadaki yerini aldı. Onların da yerlerine geçmesiyle servis baslamıştı. Zeynep masadaki telefonu ve kumandayı alıp salonun diğer köşesine götürüp bıraktı, evin diğer çalışanlarından Melisa ve Çiğdem servis yaparlarken masadakiler de sohbetteydi. Standart 'nasılsın, iyisin' konuşması dönüp dolaşıp tabii ki Selim'e geldi. Her ne kadar yemeğiyle ilgileniyor gibi gözükse de gözleri sürekli Burak'ın üzerindeydi. Ara sıra anlamsızca göz göze gelmeler ikisi de bir hayli endişelendiriyordu. Serdar 'size nasıl hitap etsem bilemedim' dedi. 'Genelde Selim Bey derler, sizde şimdilik böyle diyebilirsiniz' yanıtını alan her ne kadar ciddi ve memnuniyetsiz cevaplar aldığını bilse de ifadesini değiştirmeyen Serdar güler yüzlü olmaya çalışarak 'Defne Hanım size konudan bahsetmiştir, olayların biraz hızlı geliştiğinin farkındayız ama siz de uygun görürseniz evlenmek istiyoruz. Defne Hanım bana yalıdaki ailenin genişlemesine sevinebileceğinizi söyledi. Bize buraya taşınmayı teklif etti. Sizin düşünceleriniz nelerdir'. Yemeği bırakıp arkasına yaslanan Selim 'evet, biraz hızlı olduğunun farkındayım, evlilik konusunda bir şey diyemem. O sizin kararınız. Yalı konusu ise bir kaç küçük kişisel kurala uyduğunuz takdirde ona izin verebilirim' dedi. 'Düğünü özel bir mekanda mı yoksa yalı da mı yapmak istersiniz' diye soran Selim ikinci seçeneği söylemelerini istiyordu. Çünkü düğünlerden nefret eden, sıkılan bir yapıya sahipti. Bir kaç saatlik güler yüz rolü yapma tiyatrosu. 'Çok fazla kişiyi çağırmamıza gerek olmadığını düşünüyorum. Yalıda minik bir parti versek yeterli olacaktır' dedi Defne. 'Peki nasıl isterseniz' diyen Selim bu cevaba sevinmişti. Partide herkese göründükten sonra odasına geçebilirdi çünkü, başka mekan olsaydı bunu yapamayacaktı. O esnada içeri Mert geldi.'İyi akşamlar' diyen Mert neredeyse Selim'in sağ koludur. Güvenilir, sağdık, çalışkan bir yardımcı. Haftalık olarak şirket işleriyle ilgili raporu Selim'e getirir. Genç, güçlü olan Mert kağıt dolu elleriyle Selim'e yaklaştı. 'Abi sen onları odama bırak ya biz daha sonra konuşuruz' diyen Selim'in bu samimi sözleri gözlerden kaçmamıştı. Mert söylenileni yapmak üzere salondan çıkarken 'gelen beyefendi kimdi, böyle habersizce giriş yaptığına göre sevilen bir hizmetli' sözleri duyuldu. Bu cesur sözleri söyleyen Zerrin den gelen tepki Selim'i kızdırmıştı. 'Yalıdaki ya da bana ait herhangi bir yerdeki hiç kimse hizmetli değildir. Biz çalışan deriz, bunu size de tavsiye ederim. Gelen kişi Mert Bey, ben ona abi derim. Ve evet çok severim kendisini, istediği yere girebilme özgürlüğüne sahip tek kişidir' dedi. 'Kurallara alışmak biraz zaman alacak' Gülümseyip masadan çekilerek salonun sağ kısmına geçen Selim egosu fazlasıyla tatmin olmuş şekilde tekerlekli sandalyesinden kollarından aldığı yardımla koltuğa oturdu. Telefonuyla oyalanırken masada fısıldaşmalar olduğunun da farkındaydı. Bir an için 'çok mu ağır konuştum acaba' diye düşünen Selim aslında doğru bir şey yaptığının farkındaydı. Sonuçta daha ilk görüş ve tanışmaydı bu. Selim'i Türkiye ve Dünyada tanıyan pek kişi vardı. Bu akşam gelenler de neyle karşılaşacaklarını biliyorlardı. Ukalalık değildi bu. Düşünce dünyasında gezinirken masadakilerin gelmesiyle dikkati dağıldı. 'Selim, Zerrin Hanım ve Burak için iki odaya ihtiyaç var. Ama ikinci katta bir tane mevcut' dedi Defne. Çözüm önerisi ister gibiydi. 'İkinci kattaki oda Zerrin hanıma yetecek büyüklükte' diyen Selim masadaki bakışmalar yetmemiş gibi yeniden Burak'a baktı. 'Benim odanın yanındaki odayı da Burak alır' diye devamını getirdi. Bu ayarlamayı bilerek yapmıştı. Şaşkınlığını gizleyemeyen Defne 'kendi katındaki odayı mı vereceksin' diye sorunca Selim'den 'bir kerelik istisna yapabilirim' karşılığı geldi. Yaşantı konusu da hallolmuştu. Aslında olmayan ama saatin geç olduğunu düşünen Serdar 'biz kalkalım artık' diyerek ayaklandı. Maalesef Burak ile iki kelam edemeden ayrılmak zorunda kalan Selim 'iyi geceler o zaman, tanıştığımıza memnun oldum' dedi. 'Bizim işleri konuşmaktan Burak ile tanışamadınız bile, bir daha ki sefere umarım' diyen Serdar gecenin ikinci en beklenilen sözünü etmişti. Bunu en çok bekleyen, hatta tek kişi olan Selim fırsatı kaçırmayarak telefonunu Burak'a uzatıp 'istersen numaranı kaydedebilirsin' dedi. Bu sırada Zerrin ve Serdar salon çıkışına doğru ilerlemeye başlamışlardı. Burak telefonu aldı ama numarasını yazamadı. Son anda gelişen durum ellerinin terlemesine sebep olmuştu. Bir kaç kez elini ceketiyle sarıp kurulama çabasının ardından numarasını yazıp telefonu geri iade etti. 'İyi geceler, görüşürüz' Gülümseyerek ona veda eden Burak geceye umut verici bir son vermişti. Sonrasında babasına katılarak salondan ayrıldı. Kısa da olsa iletişim kurabilmişlerdi. Aslında Selim şuan telefonunu verdiğine pişman olmuştu. Şimdi ilk iletişimi onun kurması gerekiyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder